Tevekkül, genel anlamda Allah’a güvenip dayanma olarak bilinir. Tevekkül kelimesi ile aynı kökten gelen tanıdık kelimeler de vardır: Mütevekkil ve Vekil gibi. Tevekkül kelimesi Tevekkül etmek, tevekkül göstermek şeklinde de ifade edilir.
Tevekkül, Müslümanların imanları ile alakalı olan bir durumdur. Tevekkül eden kişi Allah’a güvenmiş, teslim olmuş ve sığınmış demektir. Tevekkül ile özdeşleşmiş bir rivayete göre, bir gün Sahabe’den birisi Hz. Muhammed (sav)’e gelerek şöyle bir soru sormuştur: “Devemi bağladıktan sonra mı tevekkül edeyim yoksa bağlamadan mı?”, Peygamberimiz ise “Önce bağla, sonra tevekkül et” demiştir. Tevekkül abidesi sahabe ve peygamberler vardır. Mesela Hz. İbrahim’in duası (as)… Rivayete göre Nemrut tarafından putları kırdığı gerekçesi ile büyük bir ateşe atılmak üzere iken sadece Allah’tan yardım istemiş, ‘Hasbünallâhüve ni’me’l-vekîl=Bize Allah yeter! O ne güzel koruyucudur’ diye dua etmişti. Bu dua da göstermektedir ki tevekkül ile aynı kökten türeyen vekil kelimesi de bir nevi teslimiyeti, tevekkülü çağrıştırmaktadır. Gelin biz de sık sık Hz. İbrahim gibi “Bize Allah yeter!” diyelim. Bu duayı gerçekten inanıp dile getirebilirsek rabbimizin bize gerçekten vekil olacağını düşünüyorum/umuyorum/istiyorum.
Son olarak doğru olmayan tevekkül davranışına/tutumuna değinmek istiyorum. Madem tevekkül bu demek, ben oturduğum yerden Allah’a tevekkül edeyim nasılsa benim rızkım gelir gibi düşünceler yanlış bir zihniyeti göstermektedir. Peygamberimizin de kast ettiği gibi tedbirimizi aldıktan sonra tevekkül etmeliyiz/göstermeliyiz. Dersimizi çalışıp gerisini Allah’a bırakmalıyız. Rızkımızı temin için çalışıp sonra tevekkül etmeliyiz. Tevekkül konusunun yeterince anlaşıldığını düşünerek cümlelerime son veriyorum. Umarım istifade ettiğiniz bir yazı olmuştur.